Konursu Kasabası'nın toprak yapısını 3 gurupta incelemek mümkündür. Alüvyal Topraklar Bu topraklar inceleme sahamızın güneyinde ve batısında akarsulara paralellik göstererek uzanırlar. Akarsular tarafından taşınıp depolanan materyaller üzerinde oluşan genç topraklardır. Mineral birleşimleri akarsu havzasının litolojik birleşimi ile jeolojik periyotlarda yer alan toprak gelişimi sırasındaki erozyon ve birikme devrelerine bağlı olup heterojendir. Profillerinde horizonlaşma ya hiç yok, ya da çok az belirgindir. Buna karşılık değişik özellikte katlar görülür, çoğu yukarı arazilerden kireççe zengindir. Alüvyal topraklar, bünyelerine veya bulundukları bölgelere yahut evrim devrelerine göre sınıflandırılırlar. Bunlarda üst toprak alt toprağa belirsiz olarak geçiş yapar. İnce bünyeli ve taban suyu yüksek olanlarda düşeyazmak geçirgenlik azdır. Yüzey nemli ve organik maddece zengindir. Alt toprakta hafif seyreden bir indirgeme olayı hüküm sürer. Kaba bünyeliler iyi drene olduğundan yüzey katları çabuk kurur. Üzerlerindeki bitki örtüsü iklime bağlıdır. Bulundukları iklime uyabilen her türlü kültür bitkisinin yerleştirilmesine elverişli ve üretken topraklardır. Kahverengi Topraklar İnceleme alanımızın kuzeyinde, diğer topraklara nazaran daha küçük alanda yağılım gösteren topraklardır. Çeşitli ana maddelerden oluşan topraklardır. Oluşumlarında kalifikasyon rol oynar, bu işlem sonucu profillerinde çok miktarda kalsiyum bulunur. Doğal drenajları iyidir. Üst horizonu kahverengi veya grimsi kahverengi, 10-15 cm kalınlığında ve granüler yapıdadır. Organik madde içeriği ortadır. Reaksiyonu nötr veya kalevidir. Alt horizonu açık kahverengi, koyu kahverengiye dönüşür kaba yuvarlak köşeli blok yapıdadır. Bu horizon tedricisi olarak soluk kahverengi veya grimsi, çok kireçli ana maddeye geçiş yapar. Kahverengi topraklarda bütün profil kireçlidir. Horizon altında beyazımsı ve çoğunlukla sertleşmiş kireç birikme katı yer alır. Bunun altında bir jips birikme katı vardır. Bu topraklar yazın uzun periyotlar kuru kalır ve bu periyotlarda kimyasal ve biyolojik etkinlikler yavaştır. Kolüvyal Topraklar: Alüvyal ve kolüvyal toprakların ortasında bulunan, doğu-batı doğrultusunda uzanan ve kuzeye doğru kısmen genişleyen topraklardır. Genellikle dik eğimlerin eteklerinde ve vadi ağızlarında yer alırlar. Yer çekimi, toprak kayması, yüzey akışı ve yan derelerle taşınarak biriken materyaller üzerinde oluşmuş genç topraklardır. Ayrıca özellikleri bakımından daha çok çevredeki yukarı arazi topraklarına benzerlerse de ana materyalde derecelenme ya hiç yok yada yetersizdir. Profilde yağışın veya yüzey akışın yoğunluğu ve eğim derecesine göre değişik parça büyüklüğünü içeren katlar görülür. Bu katlar alüvyal topraklarda olduğu gibi birbirine paralel durumda olmayıp düzensizdir. Dik eğilimler ve vadi ağızlarında bulunanlar yoğunlukla az topraklı olup kaba taş ve molozları içerir. Yüzey akış hızının azaldığı oranda parçaların çapları küçülür. Eğimin çok azaldığı yerlerde, parçacıklardaki küçülme alüvyon parçaları düzeyine geldiğinden, bu gibi yerlerde kolüvyal topraklar, geçiş olarak alüvyal topraklara karışır. Bunlarda eğim tek tip olup materyalin geldiği yöne doğru artmaktadır. Ara sıra taşkına kalırlarsa da eğim ve bünye nedeniyle drenajları iyidir. Tuzluluk ve sodiklik sorunları yoktur. Yağışın yeterli olması veya sulanmaları halinde verimleri yüksek topraklardır.
Konursu Kasabası'nda tarım arazilerinin ailelere dağılımı düzensizdir. Arazisi bulunmayan aileler olduğu gibi 100 dönümün üzerinde araziye sahip aileler de vardır. Bir ortalama yapılacak olursa kasaba halkının %5'inin hiç arazisi yokken, %25'inin az, %50'sinin orta derecede, %20'sinin ise orta derecenin üzerinde arazisi vardır.(Az 0-15 dönüm, orta derece 15-50 dönüm, orta derecenin üzeri ise 50+ dönümdür.) Kasaba arazisinin bir kısmı kasaba dışında yaşayanlara aittir. Bu arazilerin bir bölümü yakın çevrede bulunup kendi toprağını işleyenler, bir bölümü de şehirde oturup da arazisini kiraya ve ortaklığa verenlere aittir. Kiradan kastedilen, kasabada veya dışarıda yaşayan bir tarla sahibinin arazisini belirli bir ücret karşılığında bir veya birkaç yıllığına, alan kişinin kullanmasıdır. Ortaklık olayı ise tarla sahibinin arazisini bir çiftçiye bütün masraflara ve gelire yarı yarıya ortak olması kaydıyla vermesidir. Miras yoluyla arazilerin paylaşılması giderek arazilerin küçük ebatlara bölünmesine sebep olmakta, bu da istenilen tarımın yapılamamasına sebep olmaktadır. Tarla sahipleri (dışarıdaki) arazilerini ortaklık veya kiraya verirken arazilerinin iyi işlenmesi ve gelir getirmesi için tercihlerini toprağı olmayan veya az olan çiftçiler yönünde kullanmaktadırlar. Bu uygulama ile toprağı olmayan aileler para kazanırken, tarla sahibi de elini hiç bir işe atmadan gelirin %30'una sahip olmaktadır. Bu arada sulu tarımın yapıldığı alanlarda arazinin bakımı, zararlı otlardan arındırılması, sulanması ve hasat edilmesi gibi uygulamalar için geçici işçiler tutulur. Bu işçiler gelirin yaklaşık %10'unu alırlar ve bu yolla bazı aileler geçimlerini sağlamış olurlar.
|